“Buğdayın hikâyesine, ‘Neolitik Devrim’le insanın yerleşik hayata geçerek, tarımla uğraşmasıyla başlamak mümkün. Bu tabii ki, buğdayın daha önce olmadığı anlamına gelmiyor. Söz konusu olan, buğdayın ıslahının başlangıcı aslında. Buğdayın kaderindeki ikinci büyük devrimse, XX. yüzyılın ikinci yarısında kapitalizmin verimlilik arayışında gündeme gelen Yeşil Devrim. Özellikle yüksek verimlilik arayışıyla, Meksika kökenli buğdayların ıslahı ve bu yeni tür buğdayın yaygınlaşması, Dünya genelinde binlerce yıl insanoğlunun gıda ihtiyacını sağlayan buğday çeşitlerinin yavaş yavaş ortadan kaybolmasına neden oluyor. XXI. yüzyılda sermayenin sınırsız taarruzu bu süreci hızlandırıyor, tohumların insanların ortak varlığı olmaktan çıkartılıp özel mülkiyet düzenlemelerine tabi tutulmalarına ve kar amacıyla piyasalaştırılmalarına neden oluyor. Elinizdeki kitap, buğdayın bu hikâyesinin farklı aşamalarını, Akdeniz’de ortaya çıkan mücadelelerle ele alan çalışmalardan oluşuyor.”
Prof. Dr. Alp Yücel KAYA
DOI: 10.32325/iaak.1802712
